Bu isim ilk koydugumda sadece guzeldi bana gore ama suan neden bu isme bu kadar sıcak baktığımı anladim.
Bir hayalperestseniz, kitaplarin, filmlerin hatta animelerin bile sizi cok farkli hayallere sürüklediğini farkedersiniz. Bir kitapsever icin o sadece bir kitap degil yeni hayallere acilan sadece okuyan kişinin bildiği gizli bir dunyadir.
Okudugunuz şeyin veya izlediğiniz bir seyin etkisi sizin gizli dunyanizdir. Bazen o karaktere bürünürsünüz ve onun gibi olabilmek için uğraşırsınız ama nafile.. çünkü siz o kişi degilsinizdir.
Ve bazende gerçekten hayal kurmadığınız bir şey birden bire oluverir. Çünkü siz de kendi dunyanizin baş karakterisinizdir.
Yazar olanlarin çoğu karakteri hakkinda notlar alır çünkü bir yazar bile kendi oluşturduğu karakteri unutabilir. Demek istediğim siz kendi hayatınızın karakterisinizdir ama kitaplar, filmler sizi anlikta olsa gizli dunyaya sürüklerler; olmak istediğiniz yere...
Bu yuzden de ''Gizli Dunyanin Kapısı'' cümlesini seviyorum.
Ben bir kitap, film yada anime bitirdigim de bir süre beklerim mesela. Okuduklarimi hazmetmeye çalışırım. Kitaba sarılır ve onunla vedalaşırım. Kulaga belki tuhaf geliyor ama benim için okudugum yada izledigim şeyin bitişi benim o karakterden,o olaylardan -kendimi az önce içine koydugum dunyadan- ayrılışımdır.
Ve eğer hayatiniz size göre boşsa, bazen boş hayaller bile sizin mutlulugunuz olabilir. Hayalkırıklığına ugramak ise olağan bir şeydir ama bu bir daha hayal kurmani, kuracak olmanı da engellemez, engelleyemez..
Insan dogasi bu; umut ve hayal..
Bu duyguyu hissettiginizi biliyorum. Ne demek istedigimi anladiginizi da çunku eger anlamadiysaniz, bu hisleri hissedememisseniz aslinda hayatinizda cok büyük bir yokluk, bosluk oldugunu soylemek durumundayim. Gizli bir dunyaniz yoksa durum vahim.
Bu hissi öğrenmelisiniz. Hissetmelisiniz. Başarabilirsiniz.
o zaman yaziyi bu soruyla sonlandiralim ;